Gökyüzü Lisesi
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Gökyüzü Lisesi


 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
Gökyüzü Lisesi Yakında Açılıyor!

 

 Zach Taylor

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Zach Taylor
Admin
Admin
Zach Taylor


Mesaj Sayısı : 86
Kayıt tarihi : 31/08/09
Yaş : 29
Nerden : Londra..

Zach Taylor Empty
MesajKonu: Zach Taylor   Zach Taylor Icon_minitimeSalı Eyl. 01, 2009 2:55 pm

Zach Taylor


Sesten daha hızlı koşmak



Bu boş zamanımda yazdığım bir rp ....


Sabah uyanmasıyla kötü bir günü daha başlayan John sersem sersem yatakdan kalkmaya çalışıyordu. Ailesi her zamanki gibi kahvaltı masasında John'ın uyanmasını bekliyorlardı. Hergün aynı şeyler oluyordu. Evde geç kalkmak nerdeyse suçtu. John bunları biliyordu ama kendine engel olamıyordu. O hep özgür olmayı isterdi... John merdivenlerde laf sayıklaya sayıklaya aşağı inmişti. Her zamanki gibi masanın en uç ve en sessiz yerine oturmuştu. Omuzları çökük kafası aşağı inmiş bir şekilde oturdu.

Ailesi onun bu durumuna kızar düzgün bir beyefendi gibi olmasını isterdi. Ama John buydu. İçine kapanık bir çocuk. Belki o yüzden çevresindekiler ona zavallıymış gibi davranıyorlardı. Ama John normal bir insan değildi. İçinde gerçek bir duygusallık yatıyordu. Çekingen olmak istemese bile diğer insanlardan kaçıyordu. Masada bir süre sessizlik oldu. Annesi "John..?" demesiyle John bir an silkelendi. Yüzünü ovuşturdu "Ben iyiyim. Siz devam edin aç değilim..." dedi. Hiçbirşey yemeden masadan öylece kalktı ve banyoya koştu. Annesi "Bu çocuktan şüphelenmeye başladım." dedi. Babası cevap vermedi banyo kapısına doğru sinirle baktı. John banyoda yere çökmüş iki büklüm oturuyordu. Daha sonra küvetin yanından bir ses geldi. John kafasını kaldırıp baktı. İlk önce hiçbirşey göremedi. Başı dönüyordu. Aynı ses gene geldi. "Kim, kim var orda?" diye korkak bir sesle sordu. Cevap yoktu.

John sinirlendi "Ah, gene o lanet fareler olmalı!" diye söylendi ama sonraki ses onun bu tahminini yalanladı. Bir kız sesiydi bu. John'ın kafası karışmıştı. "Nasıl olur bu??!" diye ayağa kalktı. Küvete doğru baktı. Kendi yaşlarında siyah saçlı, beyaz tenli ve kapkara gözleri olan bir kız vardı. John hayal gördüğünü sanıyordu. Kızda kendi gibi yerde iki büklüm oturuyordu. Üstünde günlük kıyafetler vardı. John saçlarını karışırdı. Gözlerini kapattı "Tamam, bu da ne oluyor şimdi?" diye afallayarak sordu. Kız yok olmuştu. John aniden arkasına, yanlarına baktı. Kız yoktu. John akıl hastası olmaktan korkuyordu. Kapıyı ani bir hızla açtı ve odasına koştu. Odası kağıtlarda yarım bırakılmış, çoğu ölüm üzerine olan şiirlerle doluydu. Duvarlarında ise kendi yaptığı karakalem çalışmalarıyla süslemişti. Odasında bir tane yatak ve çalışma masası hariç pek bişey yoktu. Penceresinin önüne oturdu. Kulaklarını kapattı. Olanları anlamaya çalışıyordu. Aşağıdakiler ise hala şüpheyle oğullarının durumundan söz ediyorlardı. John hala aynı pozisyondayken aynı kızı yanında gördü. Kızla bakışıyorlardı. Ama John hala bunun bir hayal olduğunu düşünüyordu. Kafasını tutuyor unutmaya çalşıyordu ama kız yanındaydı. Kız "John" dedi kısık bir sesle.


John birden sıçrayarak ayağa kalktı. "Hayır hayır sen gerçek değilsin..! Defol burdan!!" dedi. İşaret parmağıyla kızı göstererek "Seni... sen kimsen... Her neysen defol..!" defol diyordu bağıra bağıra. Sesler aşağı kata kadar gitmişti. Annesi "Hayır bu normal bir durum değil... Kalk Hanry!" diye şaşkınlıkla bağırdı. Annesi korkuyla odaya girdi. John ayakta ağlıyordu. Annesi John'ın omzuna elini koydu "İyi misin?" diye sordu. John hıçkırıklar içerisinde bağırarak "Beni yalnız bırakın!" dedi. Yere çöktü... Babası "John! Kendine gel!" diye bağırdı. John "Beni yalnızca rahat bırakın... Gidin odamdan!" dedi. Eliyle yüzünü tutmuş onların gitmesini bekliyordu. Annesi yaklaşık 10 saniye ona baktı. "Ne halin varsa gör" dedi ve odadan sinirle çıktı. Babası John'ın yanına eğildi ve "Kendine gel, pişman olacağın şeyler yapma." diye tehdit etti ve arkasına bakmadan kapıdan çıktı. John arkalarından "Hiç biriniz beni anlamıyorsunuz..!!" dedi. Birkaç saat odada ağladı... Babası eliyle yüzüne masaj yapıyor, olanları anlamaya çalışıyordu. Annesi de onu yatıştırıyordu. Annesi "Bir süre evden uzak kalmalı" diyerek bir fikir sunmuşu. Babası bir an durdu. "Haklı olabilirsin" dedi. Otturduğu sandalyeden kalktı. John'ın odasına doğru hızlı adımlarla gitti. John'ı odasında şiir yazarken buldu. John bi an durdu, kafasını kaldırmadan yazmaya devam etti. Babası John'ın yanına oturdu. Ve konuşmaya başladı... "Şu sıralar durumun pek iyi değil gibi. Biraz evden uzak dursan, farklı yerlere gitsen daha iyi olacak." dedi. John babasının yüzüne baktı. "Ne gibi bir yer?" diye sordu. Babası John'ın sırtına elini koydu ve "Amcanlarda kalabilirsin, onla iyi anlaştğını düşünüyorum" dedi. John gülerek "O yarım akıllının yanında mı?" dedi. Babası "Evet. İyi anlaşacağınıza eminim" dedi. Gülerek biraz sohbet ettiler. Babası durumunun iyi olduğunu azda olsa anladı ve odadan çıktı. John şiirine devam ediyordu. Tam herşey iyi derken John o kızı gene gördü. Kız "Haha, John bakıyorum babanla aran iyi" dedi sevimli bir sesle. John "Sen kimsin!?" dedi korkarak. Yutkundu... Kız "Ah John.. Beni tanıyamazsın..." dedi. John ukala bir sesle "Eğer kim olduğunu söylersen tanışabiliriz... Sen kimsin ve nesin?" dedi. Kız "Sana birşey söylemek istemiyorum. Ama şunu bil ki bundan sonraki hayatında hep yanında olacağım" dedi. John ayağa kalktı odasındaki kırık aynaya baktı. Elini aynaya koydu "John kendine gel, John..!" dedi kendi kendine.

O anda kapı çaldı. Kız tekrar kaybolmuştu... John kafası karışık bir şekilde aşağıya indi. Amcası "Naber küçük bey!" diye kahkahayla bağırdı. John şaşkınlıkla baktı "Merhaba amca..." dedi ölü gibi bir sesle. Amcası onun bu soluk tavrına biraz bozulmuş olmalıydı ki hemen "Hazırsan gidelim" dedi. John'in fazla eşyası yoktu. Küçük bir çantaya koymak için yukarı çıktı. Amcası şaşkınlıkla kardeşine sordu "Bunun neyi var?" dedi. Annesi 'bilmiyoruz' ifadesiyle baktı. Babası "Umarım iyi anlaşırsınız" dedi. John yavaş adımlarla geldi. Ev hemen bir üst sokaktaydı ama John için yollar çok uzundu. John vedalaşmadan yola koyuldu. Amcası arkasından koşarak yürüyordu... Yolda John insanlara düşmanlıkla bakıyordu. İnsanlar ona bakamıyorlardı bile. Ama bazıları ise dikkat çekmeye çalıştığını düşünüyorlardı... 15 dakika olmadan eve gelmişlerdi. Yengesi "Hoşgeldin tatlım" diyerek boynuna sarıldı. John ise tepkisizce "Hoşbulduk, odam nerde?" dedi. Yengesi şaşkınlıkla baktı "Şu koridordan sağdaki 3. kapı" diyerek tarif etti. Ev çok karanlıktı. John biraz ürkmüştü. Hızlı adımlarla odaya doğru ilerledi. Odaya girdiğinde o kız yatakta uzanıyordu. John sıçrayarak "Defol odamdan..!!!" diye haykırdı. Amcası "Ne oluyor orda?!" diyerek odaya koştu. John "O, o, o kim.!" diyerek haykırıyordu. Amcası şaşkınlıkla "Kim, kim?!!" dedi. John "O işte..! Ordaki!" diye işaret parmağıyla gösteriyordu. Amcası John'in gerçekten bir sorunu olduğunu düşündü. Sesini çıkarmadan odadan ayrıldı. Yemek masasına doğru oturmaya gitti. Yengesi mutfakta birşeylerle uğraşıyordu... John'ın amcası eski bir doktordu. Görevinden atılmış bir psikolog. Belki o da yarım akıllı olduğu için görevinden atılmıştı. Ama John'in durumunun iyi olduğunu düşünmüyordu. Eşini yanına çağırdı. John'in yengesi, o da tam bir çatlaktı... Amcası konuşmak için yutkundu "John, şizofren..." dedi. Yengesi şaşkınlıkla "Şizofren..?" dedi. Amcası "Onun bir hayal arkadaşı var." dedi. Yengesi "Peki nasıl, neden?" diye sordu. Eşi "onun zaten ruhsal sorunları vardı. Şimdi eminim ki tam bir bunalımda..." dedi ve devam etti "Belli bir süre hastanede kalmalı..." Saatler çabuk geçiyordu. Akşam üstü olmuştu. Bu evde çay saati, güneşin yavaş yavaş dindiği vakitti... Yengesi John'i davet etmek için odaya girdiğinde duvara asılmış bir resim gördü. Resimde o kız ve kendi vardı. John arkasını dönmüş pencere kenarında kendi kendine konuşuyordu. Ama ona göre o kızla konuşuyordu. 'Kendi hayal ürünü...' Yengesi "Çaya gelir misin, canım?" dedi. John yengesini duymuyordu. Hala onla konuşuyordu. Yengesi biraz ona baktı, üzüldü ve gitti. John ise kendinden geçmiş bir şekilde konuşuyordu. Kızla arkadaş olmuşlardı. Kızı gülerken gördüğünde oda gülüyor, mutsuz olunca beraber dertleşiyorlardı. Ama John bilmiyordu bunun bir hayal ürünü olduğunu. Günler böyle geçiyordu. Amcası birşey çaktırmamaya çalışıyor, gerçekte o kız varmış gibi davranmaya çalışıyordu. Bir sür sonra John bu hayale fazla kapılmıştı ve gerçek olmayan bir varlığa aşık olmuştu... Bir şizofrenin aşkıydı bu. Ne kadar yalan olsada Johnin gerçek aşkıydı... Durumu giderek kötüleşiyordu. Amcası bu duruma pek iyi bakmıyordu. Yengesi gene bir akşam çayında amcasıyla ciddi bir konu üzerinde konuşmaya başlamıştı... "John... O iyi değil... Mutlu gibi görünüyor ama hastaneye gitmesi iyi olacaktır..." diyerek lafa başladı. Amcası eşini haklı buldu. Biraz konuştular. Ertesi gün amcası, John'in haberi olmadan hastaneye danışmaya gitti. Onun hastanede kalması gerekiğini düşünüyorlardı. Ve öylede olmuştu. 1-2 gün sonra John'le bu konuyu konuşmak üzere akşam yemeğine oturdular. Büyük bir sessizlik vardı. Amcası "John.." diyerek sessizliği bozdu. John amcasına baktı. Mutlu görünüyordu. Ama onun diyecekleri hoşuna gitmeyecekti. "John, sen olmayan bir varlık görüyorsun" diyerek konuya girdi. Ona durumunu anlatmaya çalışıyordu. John "Kim..?" dedi şaşkınlıkla... Amcası kafasını öne eğdi ve "...o sevdiğin kız" dedi. John'in bir an gözleri doldu ve "Hayır, hayır o gerçek! O benim sevdiğim kız!" dedi bağırarak. Ve "Onun hakkında nasl konuşuyorsunuz!!" diye devam etti. Yengesi "Tatlım, biz kötü birşey demiyoruz ama o gerçek değil, bir hayali karakter" dedi. John kabullenemiyordu. "O gerçek ve benim sevgilim! Ben deli değilim!" diye sayıklıyordu. Amcası "Sen deli değilsin John" dedi. John "Beni anlamıyorsunuz. Ben onu böyle severken siz bana o gerçek değil diyorsunuz!!" dedi. Ve koşarak odaya gitti. Birkaç gün odadan çıkmadı. Kızla hala konuşuyordu ama ara sıra bu durumu aklına geliyordu. O bir şizofrendi... Yaklaşık bir hafta sonra John durumu kabullenmiş hastaneye gitmeyi kabul etmişti. Olayların düzene girmesini planlıyordu. Ve umuyorduki onu unutacaktı...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Aglo Basnakarb

Aglo Basnakarb


Mesaj Sayısı : 9
Kayıt tarihi : 28/08/09
Yaş : 28
Nerden : istanbul

Zach Taylor Empty
MesajKonu: Geri: Zach Taylor   Zach Taylor Icon_minitimeSalı Eyl. 01, 2009 3:52 pm

Kesinlikle Kahraman, güzel bir rp olmuş Wink
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Zach Taylor
Admin
Admin
Zach Taylor


Mesaj Sayısı : 86
Kayıt tarihi : 31/08/09
Yaş : 29
Nerden : Londra..

Zach Taylor Empty
MesajKonu: Geri: Zach Taylor   Zach Taylor Icon_minitimeSalı Eyl. 01, 2009 4:07 pm

Rütbe mi kahraman yapar mısınız?? Smile
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Zach Taylor
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Zach Taylor

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Gökyüzü Lisesi :: ...::Karakterler::.... :: Öğrenciler-
Buraya geçin: